Eğer bir alışkanlığınız, yahut bağımlılığınız varsa, o bağımlığın bize bir “faydası” olabileceğine dair bilimsel haberler her zaman ilgimizi çeker. Eğer siz de kahve tiryakisi iseniz, bu haberi seveceksiniz…
California ve John Hopkins üniversitelerine mensup bir araştırma ekibi tarafından yapılan yeni bir çalışma, öğrenme sürecinden sonra kafein almanın hafıza işlevlerinde belirgin bir iyileşmeye sebep olduğunu gösteriyor. Bundan önce kahvenin aktif bileşeni olan kafein üzerinde yapılan çalışmalarda genellikle deneklere verilen öğrenme görevlerinin öncesinde kahve yahut kafein veriliyor ve verilen kafeinin yeni şeyler öğrenme üzerine etkisine bakılıyordu. Bu çalışmaların çoğunda da kahvenin hafıza işlevi üzerinde fazla bir etkisi olmadığın dair yaygın bir kanaat ortaya çıkıyordu. Fakat buradaki çalışmada farklı bir yaklaşım deneyen araştırıcılar, deneklere öğrenmeleri amacıyla verilen bazı uyaranlardan sonra kafein hapları vermişler ve neticede öğrenme işlevinin nasıl etkilendiğini sınamışlar.
Uzun zamandan beri yeni hafıza bileşenlerinin, zihinlerimizde oluşturulmalarını takip eden dakika ve saatler içerisinde pek de kararlı ve kalıcı olmadığını biliyoruz. Pekiştirme denen bu dönem boyunca bu hafıza bileşenleri daha kararlı yapılar halinde beynimizin bir yerlerinde depolanıyorlar (nerede olduğunu bilmiyoruz, ama muhtemelen “bir yerlerinde”!).
Nature Neuroscience adlı prestijli bir dergide yayınlanan söz konusu çalışmada araştırmacılar, kafeinin bu pekiştirme sürecine etkisini ölçmek amacıyla, kahve tüketme alışkanlığı olmayan genç denekler üzerinde bir deney yapmışlar. Deney sırasında tüm deneklere denizatı, sepet, saksafon gibi farklı resimler göstermişler ve bu resimlerin evde mi yoksa dışarıda mı kullanıldığını sormuşlar. Resimlere bakan tüm gönüllüler deneyin ardından birer hap yutmuşlar. İki gruba ayrılan deneklerden bir grubunun yuttuğu hapın içinde 200 mg (yaklaşık iki fincan kahveye eşdeğer) kafein varken, diğer grubun aldığı hap tamamen etkisiz bir dolgu malzemesinden oluşuyormuş (bu tip deneylerde, böyle etkisiz maddelerin ilaç gibi verilmesine “plasebo” deniyor).
Denekler ertesi gün tekrar laboratuvara çağırılmışlar, zira bu 24 saatlik bu süre, deneklerin bir kısmının hap ile aldıkları kafeinin idrarla vücuttan atılması için yeterli bir süre. Ardından deneklere yeni bir dizi resim gösterilerek bu resimleri “eski” (bir gün önce gördüm), “benzer” (dün benzerini görmüştüm ama bu farklı) ve “yeni” (dün bunu görmemiştim) şeklinde değerlendirmeleri istenmiş. Tabii resimler açısından yeterli derecede şaşırtma unsuru da kullanılmış.
Deney sonuçlarına baktığımızda, kafein alsın-almasın tüm deneklerin, “yeni” ve “eski” resimleri tanımlamada benzer oranlarda başarılı olduğunu görüyoruz. Fakat “benzer” resimleri ayırt etme noktasında kafein alanlar belirgin olarak daha başarılı gözüküyorlar. Plasebo alanlar, benzer resimleri “eski” olarak niteleme eğilimindeyken, resimlerin arasındaki ufak ve yanıltıcı farklara rağmen, kafein alanlar eski ve benzer resimler arasında belirgin bir şekilde doğru ayrım yapabiliyorlar.
Aynı deneyde kafeinin farklı dozları da deneniyor ve 300 gram (yaklaşık 3 fincan kahveye denk miktarda) kafein alan deneklerde de benzer bir sonuç gözlenirken, doz 100 grama düşürüldüğünde, bu avantaj ortadan kalkıyor. Kısacası, bir şeyler öğrendikten sonra iki fincan kadar kahve içmek, öğrendiklerimize hatırlamamızda biz yardımcı olabilir gibi gözüküyor.
Elbette kahve de bir ilaç; ve tüm ilaçlar gibi yan etkileri var: Fazla alındığında su kaybetmenize ve sinirli hissetmenize neden olabiliyor. Kalp rahatsızlığı olan kişilerde ve hamile bayanlarda tehlikeli bile olabiliyor. Bilişsel işlevlere olan faydalı etkileri ise yıllardır araştırılmasına rağmen hala belirgin değil. Kafeinin hafızayı nasıl artırabildiği konusunda bilgisi olan kimse yok; muhtemelen hafızanın pekiştirilmesinde rol oynadığını bildiğimiz “norepinefrin” adlı beyin kimyasalını daha yüksek düzeylerde salgılatarak bu etkiyi gerçekleştirebileceği düşünülüyor. Ayrıca bu etkinin günde fincanlar dolusu kahve içmeyi alışkanlık edinmiş tiryakiler için de geçerli olup olmadığı belli değil.
Neticede, belki de kahveyi güzel tadı ve hoş kokusu dışında, bize sağladığı bilmediğimiz başka avantajlar için de seviyoruzdur. İlerleyen araştırmalar bu konuda bize daha fazla bilgi verecek…