Google Sendromu’na Yakalanmış Olabilirsiniz.

Google Sendromu’na Yakalanmış Olabilirsiniz.

PAYLAŞ

Teknolojinin yararları saymakla bitmiyor. Ancak her zaman da fayda sağlamıyor.

Columbia Üniversitesi’nden Betsy Sparrow’un “Google’ın Hafıza Üzerindeki Etkisi”konulu araştırmasına göre, internetin kolayca ulaşılabilir olması ve buradan ulaştığımız bilgilere güvenmemiz hafızamızın zayıflamasına neden oldu. Bir bilgiye ulaşmak ya da bilginin doğruluğunu kontrol etmek istediğinizde ilk yaptığınız şey internete girmek oluyorsa Google Sendromunun esiri oldunuz demektir.

googleŞimdi bir düşünün en son ne zaman bilgi için bir kitaba başvurdunuz? Unuttuğunuz bir şey için hafızanızı zorladınız? Ya da çevrenizdeki insanlara sordunuz? Şimdi bilgiye çok yakınız. Bir kaç parmak hareketiyle istediğimize ulaşmamız mümkün. Sürekli elimizin altında bulunan cihazlar sayesinde, nerede olursak olalım çok kısa sürede istediğimiz bilgiye ulaşabiliyoruz. Science Dergisi yaptığı bir araştırmaya dayanarak psikologların, arama motorlarına duyduğumuz güven ve interneti hafıza bankası olarak görmemiz nedeniyle hafızamızın tembelleştiğini doğruladığını buna da “Google Etkisi” verildiğini açıkladı.

Dört ayrı araştırma grubunun yaptığı araştırma sonucuna göre internetten bilgiye ulaşmak isteyenler, bilgiye kolay ulaşım sağlanması durumunda içeriği değil, bilginin bulunduğu siteyi hatırlıyorlar. Ayrıca Columbia Üniversitesi’nde 34 öğrenciyle yapılan başka bir araştırmada da, zor bir soru karşısında öğrencilerin ilk akıllarından geçen cevap yerine “internette nereden bulabilirim” düşüncesinin geldiği sonucunun bulunması şaşırtıcıdır. Bigiyi hatırlamıyoruz, bulunduğu yeri hatırlıyoruz.

Şimdi biraz geriye dönüp bakalım cep telefonları yokken birisini telefonla aramak istediğimizde genelllikle telefonu ezberimizde olurdu. Şimdi aklımızda kaç telefon numarası var?

Teknoloji sadece hafızayı etkilemiyor. Teknolojinin ve internetin aşırı kullanımının insanları kendilerinden ve birbirlerinden uzaklaştırdığını belirten psikologlar, yüz yüze sohbet etme, dokunma, zamanı paylaşma, birlikte bir şeyler yapma, seyahat etme, doğayla temas, kitap okuma, oyun oynama, yaratıcılık gibi yaşantıların azaldığını söylüyorlar. Bireyselcilik, rekabetçilik, sınırsızlık, doyumsuzluk, sabırsızlık, saldırganlık artabiliyor. Yeni yeni sanal suçlar ve hastalıklar tanımlanıyor. Merak, düşünme, kafa yorma, yorumlama, muhakeme etme, anlamlandırma, özümseme, öğrenme, soyutlama gibi zihinsel işlevler köreliyor. Yeni edinilen bilginin hafızaya kaydedilme kalitesi düştükçe, bilginin zihinden tekrar çağırılması (yani hatırlama) da bozuluyor. Hafıza kusurları, unutkanlıklar, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlükleri görülüyor.